BİLİYORUM DİYEN ÖĞRENEMEZ..
Yağmurun sesi ile uyandı Canan. Şimşek çakıyor,
fırtına kopuyordu dışarıda. Perde uçuş uçuştu, rüzgarın etkisiyle içeriden
hızlıca bir kapının çarpma sesi geldi.
"Of ya.." dedi, “Bir rahat yok bu evde. Sabah
sabah yine açmış tüm camları, bırak da uyuyalım.’’
Saate baktı, yedi buçuğu gösteriyordu, ‘’Kime
söyleniyorsam ablam çoktan çıkmıştır.’’
Kalkıp camı kapattı. Gözlerine ovuşturarak camdan
dışarı fırtınaya baktı, bir müddet havada uçuşan bir poşeti izledi. ‘’Ağustosun
ortasında havaya bak, fırtına sel götürüyor her yeri.‘’ diye düşündü.
Sonra koridora doğru yöneldi, evde biraz gezindi,
ablası gitmişti işe, bir bardak su içip tekrar yatağa girdi. Canan İstanbul’a geleli bir buçuk yıla yakın
bir zaman oluyordu. Liseden mezun olduğu yıl sınava girmiş kazanamayınca tekrar
hazırlanmaya başlamıştı.
İki üç ay sonra ise ‘’Eve sürekli misafir geliyor,
sürekli bir ses var, konsantre olamıyorum, derse oturunca içeriden biri bir şey
için sesleniyor bölünüyorum.’’ demeye
başlamıştı.
Bir ablası vardı, iyi bir üniversiteden mezun olunca
İstanbul’da özel bir şirkette iyi bir pozisyonda işe başlamıştı. ‘’Bu sene bende kal istersen, evde kimse
olmuyor, sabahtan akşama kadar işteyim, istediğin gibi çalışırsın.’’ demişti
ablası. Eşyalarını, kitaplarını toplayıp gelmişti, ne hayalleri vardı
İstanbul’a gelirken. İlk haftalar yerleşme, İstanbul’u gezme, alışmaya
çalışmayla geçmişti. Ders çalışmaya başlayınca ‘’İyi ki gelmişim.’’ demişti, ‘’Sessiz
sakin, tüm gün bana kalıyor.’’
Bir süre sonra ise çok sessiz gelmeye başlamıştı her
şey. Evdeyken sabah kahvaltıya annesi uyandırıyordu, arada kahvesini getiriyor,
yemekler hazır olunca sesleniyordu. Çamaşır, temizlikle ilgilenmek zorunda
kalmıyordu. Şimdi ise sabah kalkınca kahvaltı bir problem olmuştu, kahve
yapmak, öğlen yemekleri çözüm bulması gerekiyordu.
Ablası oldum olası güneş doğarken kalkardı,
ananelerinden gelen alışkanlıkla tüm evin camlarını açıp havalandırırdı. Esneme
egzersizlerini yapar, bir şeyler okuyup, kahvaltı edip erkenden evden
çıkardı. Birkaç kez ablasıyla birlikte
kalkıp kahvaltı etmeyi denedi ama onun için o saatler çok erkendi, kafasını
toplayamıyordu o saatlerde, ‘’Gece daha iyi anlıyorum.’’ diyordu.
Birkaç ay sonra evdeki sessizlikten sıkılmıştı.
Ailesiyle birlikteyken dezavantaj olarak gördüğü her şeyi şimdi avantaj olarak
değerlendiriyordu. Sıkıldıkça internet üzerinden dizi ve film izlemeye
başlamıştı. Başlarda ablası işteyken ara verdiğinde dizi izlerken zamanla
sabahlara kadar bir sezon bitirir hale gelmişti. Akşam ablası eve gelince
odasına kapanıyor, dizi izlemeye devam ediyordu, öbür gün öğlen uyanıyordu.
Artık hayatı ders çalışmakla değil tüm gün dizi veya film izlemekle geçiyordu. Son bir ay kaldığında sınava, hızlandırılmış
kurs yapılıyordu, ablası oraya gitmesini tavsiye etti.
‘’Hayır.’’ dedi, ‘’ Ben zaten biliyorum çoğu şeyi...’’
ve sınav geldi geçti, kazanamamıştı. Bu sene üçüncü yılıydı, tekrar
hazırlanacaktı sınava.
Ablası alıp konuşmuştu karşısına ‘’Dershaneye
gönderelim, etüt merkezine gönderelim.’’ demişti.
“Hayır...’’ diyordu, ‘’Ben nasıl çalışmam gerektiğini
biliyorum, konuları da biliyorum. Soru çözmeliyim bu yıl sürekli, deneme
yapmalıyım.’’ diyordu.
Ablası o zaman ona bir paylaşım sitesinde okuduğu bir
olayı anlatmıştı. Bir kişi sirke nasıl yapılır diye soruyor, bir kadın da sirke
tarifini paylaşıyordu. Hatta senelerdir bu tarifle yaptığını, muazzam bir sirke
elde ettiğini anlatıyordu. Sonra birisi ‘’Sizin anlattığınız tarif alkol tarifi
ama sirke değil” demesi üzerine kadın “Hayır sirke..” diyordu. Bir müddet sonra
kadın tarifinin alkol tarifi olduğunu öğreniyor, senelerdir sirke yerine
salatalara alkol koyduğunu söylüyordu. Çok gülmüştü o olaya Canan ama ablası o
hikayeden sonra şunu demişti; ‘’Biliyorum
diyen insan öğrenemez. ‘’
Sirke iki aşamalı bir kimyasal reaksiyon sonucu
oluşur.
1- İlk aşamasında alkol fermantasyonu gerçekleşir. Bu
aşamada şeker, mayalar tarafından oksijensiz ortamda parçalanarak etil alkole
dönüşür. Yani hava ile temasın kesilmesi esastır. Bu aşama yaklaşık bir ve üç hafta arasında sürebilir.
Bu dönemden sonra hava ile temas engellenir ise, süreç alkol olarak kalır.
2- Hava ile temas sağlanırsa da ikinci aşama asetik
asit fermantasyonu gerçekleşir. Etil alkolün oksijenle birlikte asetik asit
bakterileri tarafından asetik asite dönüşmesi ile oluşur.
Asetik asit sirkeye keskin tadını ve ekşiliğini veren
organik bir asittir. Sirkede % beşe yakın oranda asetik asit bulunur. Asetik
asit oluşumundan sonra ise sirkenin hava ile teması kesilmelidir. Eğer hava ile
teması kesilmezse bu sefer oluşan sirke tekrar suya döner.
Sirke Yapmak isterken..
Sınav geçeli iki ay olmuştu bile, Canan hala tam
anlamıyla ders çalışıyor sayılmazdı. Geçen haftadan beri ablasıyla arası
açıktı. Ablası erken kalkmadığı, öğlene kadar uyuduğu, günün tüm bereketini
kaçırdığı için kızıyordu Canan’a.
Canansa ‘’Ben öğlen de kalksam sabah da kalksam günde
bir deneme çözüyorum, o da bana yetiyor, yeni çalışma şeklim bu..’’ diyordu.
Dün akşam ablası işten geldiğinde denemesini sordu,
‘’on yedi yanlış, üç boş..’’ dedi Canan.
“Peki, yanlış cevaplarının çözümlerine baktın mı?”
“Hayır.” dedi Canan.
‘’Yanlışlarından ders çıkarmayacaksan deneme çözmenin
ne anlamı var?’’ dedi ablası.
Ve yine sirke yapmaya çalışırken alkol yapan kadının
öyküsünü anlattı ve bu sefer şunu söyledi Canan’a: ‘’Hayat isteklerimize göre
değil bizim yapıp ettiklerimize göre bir tepki verir. Sen sirke yapmak istersin
ama yöntemin alkol yapma yöntemiyse ne kadar sirke istersen iste sonuçta alkol
çıkar ortaya.”
Canan dün akşam konuştuklarını düşünmeye başladı
yatakta: gerçekten sirke yapmak isterken alkol yapıyor olabilir miydi?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Ya sirke yaparken yaptığımız alkoller 😔 daha çok sirke yapabilmek dileğiyle. Çok güzel bir hatırlatma oldu 😊
YanıtlaSil‘’Yanlışlarından ders çıkarmayacaksan deneme çözmenin ne anlamı var?’’ dedi ablası. 💐🌹
YanıtlaSilMuhteşem anlatım. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilBilen değil öğrenen insan kıymetlidir, ben bildim diyen kaybetti...
YanıtlaSilBilen değil öğrenen insan kıymetlidir. Ben bildim diyen kaybetti...
YanıtlaSil“Biliyorum diyen öğrenemez”…Gerçekten çok öğretici ve anamlı bir yazı olmuş👏
YanıtlaSilHayat isteklerimize göre değil, yapıp ettiklerimize göre tepki verir.... Hayatın sırri sanki, cok anlamli ve kesinlikle cok dogru👍👍👍
YanıtlaSilUlaşılmak istenen her şeyin bir hedefi, stratejisi buna ulaşacak ölçüleri olduğunu bildiğinde doğru sonuca gitmenin güzel bir anlatımı olmuş.
YanıtlaSilÖnümüzdeki basit gerçekler sürekli bize bir şeyler anlatıyor gerçekten de 👀Hayatı daha çok okuyabilmek dileğiyle🙏 Kaleminize sağlık😊
YanıtlaSil👏👏
YanıtlaSilHedefe giden yolda sık sık durup düşünmeli insan, ben nereden ne yapiyorum demeli. Emeginize saglik
YanıtlaSilAlkol olmuş bir hayatdan çıkıp, sirkeye dönüşmek için ne güzel bir formül..
YanıtlaSilYol sizi istenen yere götürmüyorsa yolda yaptığınızın ölçüsünü test yapmanızı sağlayan bie eğitim var..
YanıtlaSilİnsan hata yapabilir önemli olan hatalarımızdan ders çıkartmak. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilGüner Tozkoparan
Ya sirke yapmıyorsak... İnsanın mükemmel olmadığından şüphe etmesi onu ileri taşıyan bir şey... Ne kadar da zıttına değil mi? O yüzden göremiyor insan... Keşke bunu daha sık hatırlasak🙏
YanıtlaSilHayatın her alanında bulunan gerçekler , elinize sağlık 👏👏
YanıtlaSilTarihli detaylı güzel bir anlatım kaleminize sağlık⚘
YanıtlaSilNe kadar çok kullanıyoruz " Biliyorum."
YanıtlaSilAma aslında ne kadar az biliyoruz...
Sirke ve alkol örneği tam isabet bir örnek olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilNasıl güzel anlatılmış. Sirke isterken, alkol yapmak.. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık 👏
YanıtlaSilBen bu yazıyı çok sevdim. Ne isterken ne oluyor bazen. İşte o yüzden niyetin iyi olması yetmiyor davranışında niyete uygun olması gerekiyor. Eğer niyet iyi davranış yanlış olursa o zaman sana
YanıtlaSilya niyetini boz
ya davranışını düzelt derler.
Tutarlılık arıyor herkes davranışlarında tutarlı olmalı niyetin ile.
Çok etkilendim
YanıtlaSilHedeflerimize ulaşmak için doğru yöntem gerek...canımızın istediği değil...
YanıtlaSilÖğrenme en fazla insana yakışan davranış.
YanıtlaSilÖğrenme ne zaman durur? Normalde son nefese kadar öğrenme devam eder.
Peki kim öğrenemez?
Biliyorum diyen öğrenemez.
Öğrenmeye açık olabilmek ümidiyle 🌺
YanıtlaSilİnsanoğlu yaşamının sonuna kadar öğrenci... hayat da karşılaştıkca şaşıracagimiz sürprizlerle dolu..Farkındalıklarimizin artması dileğiyle..
YanıtlaSilGüzel yazı...Teşekkürler.🍀
Keşke bilmediğimizi bilebilseydik
YanıtlaSilKaş yapayım derken göz çıkarma olayı var ya.? Eskiden beridir insanların ortak sorunuymuş demek ki.. Güzel bir şey yapmak isteriz ama doğrusunu yapmayınca elde kalan sıfırın da altında oluyor ne yazık ki..
YanıtlaSilYöntemi bilmek hedefe doğru yürütmez koşturur adeta.. Binlerce deneyimden çıkarılan yöntemleri bizimle paylaştığınız İçin teşekkürler 🌸
Kaleminize gönlünüze sağlık 🌸
Elinize sağlık 😊
YanıtlaSilYazıya ve örneğe bayıldım. Zihin açıcı ve düşündürücü. Al bu örneği hayatının her yerine koy.
YanıtlaSil"Niyetim doğru olmasına rağmen, hangi yöntemim yanlış ki bana istediğim verilmiyor?"
Dolu kaba su konulmaz dendiğinde bir de dolu ne demek boş ne demek anlayabilseydi insan o kapı aralığının hayatımı nasıl değiştireceğini
YanıtlaSilMantık güzel, anlatılmak istenen şey güzel de, bu hikayelerin yazılış dilinde beni rahatsız eden bir şey var. Sahte bir stil, çok yapma duruyor ama çözemedim tam olarak sebebini, dur bakalım
YanıtlaSilBiliyorum diyen öğrenemez… ne kadar doğru.. kaleminize sağlık🌿
YanıtlaSilYanlışlarından ders çıkarmayacaksan deneme çözmenin ne anlamı var? acı ama gerçek
YanıtlaSilYaptıklarımızdan ders çıkarmadıkça hatalarını tekrar ederiz. Çok iyi anlatılmış ellerinize sağlık🌱
YanıtlaSil"Biliyorum" kelimesini hayatımızdan çıkarmak dileğiyle...
YanıtlaSil