'Gelecekteki Ben'e Mektup


 'GELECEKTEKİ BEN'E MEKTUP

Odamı dip köşe temizlemeye başlamıştım. Dolabın arka tarafında ufak bir kağıt parçası gözüme ilişti. “Nereden girmiş bu buraya?” diye söylenirken bir yandan da kağıda zarar vermeden çıkarmaya çalışıyordum. Zar zor çıkardıktan sonra üstünde yazan “Gelecekteki bene” yazısı beni yıllar öncesine götürdü. Bu mektubu, on beş sene olması lazım, evet on beş sene önce kendime, gelecekte okumam için yazmıştım. Geleceğe geçmişten bir bakış olarak… Okumak şimdiye nasipmiş: 

“Sevgili Zeynep,

Nasılsın? Bugününe göre daha iyi olacağını tahmin ediyorum. Muhtemelen üniversiteden mezun oldun. Birinci olamamışsındır, zaten ilk yıllarda pek parlak sayılmazdın ama toparlamaya başlamıştın.”

İnsanın gelecekteki kendisine ‘sen’ diye hitap etmesi ne tuhaf. Bugünümdeki ben olmayacağım ileride ama yine de benim o. Neyse. Mektuba devam edelim:

“Okulu bitirdikten sonra güzel bir işe; kendini geliştirebileceğin, sana katkı sunacak bir işe. Hatta bölümünden farklı bir alanda yüksek lisans yapmışsındır. Çünkü benim hayalim oydu. Şimdiye göre daha fazla arkadaşın ve onlarla güzel sohbetler edip, keyifli vakitler geçiriyorsun. İnsanlarla ilişkilerin çok iyi. Girdiğin her ortamda rahat davranıyorsun, insanlardan ilk adımı beklemiyorsun. İstediğin kişiyle muhabbeti sen kuruyorsun. Eskiye oranla daha bir sosyal kelebeksin. 

En az beş ülke gezmişsindir herhalde. Yeni yerler, yeni tatlar, yeni insanlar tanımışsındır. Gelecekteki beni kıskanıyorum! 

Hayatında sana değer veren bir hayat arkadaşın var. Seni senden daha çok düşünüyor ve o da girdiği ortamda değer gören biri. Tam birbirinizi bulmuşsunuz denilen cinsten. Hatta “Filmlere taş çıkartır” denileninden. Çok güzel bir eviniz var; büyük pencereli, bol güneş alan, terası olan, mutfağı kocaman. Birlikte çok güzel yemekler yapıyorsunuz. 

Anne babanla aran hiç olmadığı kadar iyi. Kardeşlerinle sık sık buluşuyor beraber çok güzel vakit geçiriyorsunuz. Akrabalarınla da aran çok iyi. Seni kızları gibi görüyorlar. 

Gelelim en önemli kısma… İşinde başarılı olmuş hatta kimsenin yapamadığı bir şey yapmış ve büyük başarılar elde etmişsin. Herkes seninle irtibat kurmaya çalışıyor, arıyor, soruyor, seni el üstünde tutuyorlar. 

Güne güneş doğmadan başlıyorsun ve erken yatıyorsun. Aikido öğrenmişsin, çok iyi yüzüyorsun. Sporu hayatının bir parçası haline getirmişsin. 

Gerçekten gelecekte olmayı o kadar istiyorum ki şimdiden. Sana bu güzel hayatında mutluluklar dilerim. Bugünkü Zeynep’ten sevgilerle…”

Ne güzel bir yaşantım olacakmış ya benim. Ama sadece hayal olarak kalmış bir çoğu. O zamandan bu zamana çok sular aktı, çok şey oldu bitti hayatımda ama burada yazanlara ne kadar yaklaşabildim? Ne kadarını oldurabildim? 

Çok şükür iyi bir işim var. Ama parmakla gösterilecek bir yerde değilim. Zaten şimdi öyle olmak da hayalim değil. İlişkilerimde hala bocalıyorum, bir tarafı toparlarken diğeri bozuluyor. Dengeyi hala bulamadım. Ama bunun için uğraşıyorum. Evlendim, eşim var ama onunla da zaman zaman çatıştığımız, anlaşamadığımız zamanlar oluyor. Evimiz kira, terasımız yok, mutfağımız küçük ama güzel yemekler pişiyor. Yüksek lisans yaptım ama çok uzun sürdü bitirmem. Şimdiye kadar sadece bir kere yurt dışına çıkma şansım oldu. He, bir de güne güneş doğmadan başlamayı sadece kışları başarabiliyorum, yazları hala zorlanıyorum. 

Çok güzel bir hayat hayali kurmuşum gibi görünüyor ama sahte de duruyor bir yandan. Aynı filmlerdeki gibi. Hep mutlu, hep başarılı. Ve en önemlisi hepsi aynı anda. Kaçımız buna şahit olabildik ki? 

İnsan hayata dair az şey bilince böyle tatlı hayaller kurabiliyor. Hayal kurmak güzel bir şey, insanı ümidini ayakta tutuyor. Ama gerçek şu ki, hedefe dönüşmemiş hiçbir hayal bizi ileriye taşımaz. O hayal için, hedef için ne kadar uğraştın, çabaladın, ne kadar zorluk çektin? Çabasına talip değilsen, sonucuna nasıl talip olabilirsin ki? O hakkı kim sana verir ki? Hadi bir şekilde bana verildi hayalim; peki onun hakkını verebilecek miyim? Ona hazır mıyım? Onu sürdürebilecek  güçte miyim? 

İnsan hayal kurar, kursun da. Ama hayallerini gerçekleştirmek için hemen küçük de olsa bir adım atması gerekmez mi? Hedefsiz hayaller bizi sadece bizi oyalar bu hayatta. 

&

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir. 


Bu yazıyı beğendiyseniz benzer yazılarımızı  buradan okuyabilirsiniz. 


Yorumlar

  1. Kurduğumuz hayallerin bedeline razı mıyız? Çabalamadan istediğimiz sonuca varamıyoruz. Farklı bir pencereden bakmamızı sağlayan güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder